Bu Bir Cinayettir (Defne Ada Akagündüz)
Ahmet, kör olduğunu bildiği Mehmet’in bir uçuruma doğru yürüdüğünü görüyor, ama ondan hoşlanmadığı için aşağıya yuvarlanmasına göz yumuyor. Bu cinayet sayılır mı?
Öncelikle
soruda bize verilen bilgilerin doğru bir çıkarım yapmak ve kesin bir
yargıya varmak için fazlasıyla yetersiz kaldığına değinmek istiyorum. Ne
Mehmet ve Ahmet'in geçmişleri, karakterleri, hayata bakışları, etik
değerleri hakkında herhangi bir çıkarım yapamıyoruz. Bu bilgilerin bize
gerekmesini başka bir etik problemi olan ve fazlaca popüler de olan
tramvay problemiyle basitçe açıklamak istiyorum. Söz konusu problemde
siz makasçı oluyorsunuz ve vermeniz gereken tek bir karar var; Treni
gittiği yoldan diğer yola geçirmeli miyim yoksa müdahale etmemeli miyim?
Fakat bu kararı verirken bilmelisiniz ki trene müdahale etmezseniz
normalde orada bulunmaması gereken beş kişiyi veya trene makas
degiştirtip aslında yanlış bir şey yapmamış olan diğer yoldaki tek
kişiyi ölümüne sebep olacaksınız. Bu durumda insanlar ya çoğunluğu
kurtarma taraftarıdırlar ya da yanlış yapanları cezalandırmayı
düşünürler. Burdan yola çıkarak ben ikinciyi yani yanlış yapanları
cezalandırmayı seçerdim çünkü nicelik değil nitelik daha önemli benim
için.
Konumuzla alakasına dönersek burada
Mehmet'in karakteri hakkında bilgimiz olmadığı için ölümü hak edip
etmediği konusunda kesin bir yargıya varamıyoruz. Eksik bilgi konusunu
bir kenara bırakırsak ve olay üzerinden düşünürsek; Ahmet Mehmet'in
hayatını kurtarabilecekken kurtarmadı, belki de içten içe o uçuruma
doğru yürümesine sevindi (hoşlanmadığını biliyoruz çünkü). Hem Ahmet
kendisini suçlamayacak olsa da Mehmet'i tanıyıp seven insanlar onu
suçlayacaklardır büyük ihtimalle. Ayrıca eğer bu uçuruma yürüyen kişi
Mehmet değil de rastgele biri olsaydı müdahale ederdi diye düşünüyorum.
Ahmet'in bu kayıtsızlığının sebebi olması gerekiyor ve bu sebep de
Mehmet'ten hoşlanmayışıdır.
Şimdi kendi fikirlerimden uzaklaşıp biraz da felsefi perspektiften bakalım istiyorum:
Kantçı
Ahlak (Deontoloji): Immanuel Kant'ın ahlak anlayışı, eylemin sonucuna
değil, eylemin kendisinin ahlaki olup olmadığına odaklanır. Kant'a göre,
bir birey evrensel bir ahlak yasasına göre hareket etmeli ve bir insanı
araç olarak kullanmamalıdır. Bu koşullarda, Ahmet'in Mehmet'e engel
olmaması ahlaki açıdan yanlıştır çünkü insan yaşamına saygı gösterilmesi
evrensel ahlaki bir kuraldır. Kant'a göre ahlaken yanlış olan Mehmet'i
uyarmaması, onun hayatını koruma sorumluluğunu yerine getirmetişidir
Sonuççuluk
(Utilitarizm): Jeremy Bentham ve John Stuart Mill gibi faydacı
filozoflar, bir eylemin ahlaki değerini sonucuna göre değerlendirirler.
Eğer bir eylem (ya da eylemsizlik) daha fazla mutluluğa ya da daha az
zarara yol açıyorsa, o zaman ahlaki olarak doğru kabul edilir. Bu
durumda, Mehmet'in ölmesi olumsuz bir sonuçtur ve Ahmet'in müdahale
etmemesi, zararın büyümesine neden olmuştur. Dolayısıyla utilitarizm
açısından Ahmet'in eylemsizliği yanlış olarak değerlendirilebilir, çünkü
daha fazla zarar (Mehmet'in ölümü) gerçekleşmiştir.
Erdem
Ahlakı (Aristoteles): Aristoteles'in erdem ahlakına göre, ahlaki
doğruluk erdemli bir yaşam sürmekle ilgilidir. Bu bağlamda, erdemli bir
kişi başkalarına yardım etmek, merhametli ve cesur olmak gibi değerlerle
hareket eder. Ahmet'in erdemli bir insan olmadığı söylenebilir, çünkü
bir insanın hayatını kurtarabilecek bir eylemde bulunmamıştır.
Aristotelesçi bakış açısına göre, Ahmet'in bu durumu ahlaki olarak
yanlış olur çünkü erdemli bir birey yardım etmeyi seçerdi.
Varoluşçuluk:
Jean-Paul Sartre gibi varoluşçu filozoflar, bireylerin özgür
seçimlerinden sorumlu olduklarını ve bu seçimlerin sonuçlarına
katlanmaları gerektiğini savunur. Ahmet, özgür iradesiyle Mehmet'e
yardım etmeme kararı almıştır. Sartre'ın perspektifinden, bu karar onun
sorumluluğundadır ve bu eylemsizlik sonucu oluşan durumdan ahlaken
kaçamaz. Varoluşçuluk, bireyin kendi sorumluluğunu vurgulayan bir
yaklaşımdır ve Ahmet'in eylemsizliği bu bağlamda ciddi bir sorumluluk
taşır.
Sosyal Sözleşme Teorisi (Hobbes, Locke,
Rousseau): Sosyal sözleşme teorisine göre, insanlar toplum içinde
yaşamayı ve birbirlerinin haklarını korumayı kabul ettikleri bir
sözleşmeye tabidirler. Eğer Ahmet, toplumun bir üyesi olarak diğer
insanlara karşı bir sorumluluğu olduğunu kabul ederse, Mehmet'e yardım
etmemek bu sözleşmeye aykırı olur. Bu durumda, Ahmet'in
sorumluluklarından kaçınması, sosyal bağlamda bir ihmal olarak
değerlendirilebilir.
Negatif ve Pozitif Özgürlük
(Isaiah Berlin): Isaiah Berlin'in negatif ve pozitif özgürlük kavramları
bu duruma farklı bir bakış açısı sunar. Negatif özgürlük, başkalarının
müdahalesinden özgür olmayı ifade ederken, pozitif özgürlük, bireylerin
kendi iradeleriyle hareket etme yeteneğidir. Ahmet, negatif özgürlük
açısından Mehmet'e müdahale etmeyerek onu özgür bırakıyor olabilir,
ancak pozitif özgürlük açısından bakıldığında, Mehmet'in iradesiz ve
bilinçsiz bir şekilde uçuruma doğru gitmesi, Ahmet'in müdahale etmesini
gerektiren bir durum olabilir.
Yukarıda
belirttiğim felsefi yaklaşımlarda da görüldüğü üzere benim öznel fikrim
olan "Bu bir cinayettir." daha çok geçerliliği olan fikirdir. Benimle
aynı düşünenlerin desteklerini, farklı düşünenlerin ise yorumlarını
bekliyorum.
Zaman ayırdığınız için teşekkürler :)
Yazar: Defne Ada Akagündüz
Yazın gayet güzel fakat gözüme takılan bir şey var. "Konumuzla alakasına dönersek burada Mehmet'in karakteri hakkında bilgimiz olmadığı için ölümü hak edip etmediği konusunda kesin bir yargıya varamıyoruz." cümlen bana göre çok yanlış. Bir canlı ne yapmış olursa olsun ölmeyi hak ettiğini düşünmüyorum. Zaten dini olarak bakarsak yaptığı her şeyin bir sonucu ve cezası olacak. Genel fikrin ile de çok fikrimiz uyuşmasa da herkes için cevabın değişebileceği bir soru olduğundan bu yazının güzel olduğunu değiştirmiyor. Ayrıca felsefi perspektiften bakman da hoşuma gitti. Eline sağlık gayet akıcı şekilde okuyabildim.
ReplyDeleteBen Ahmet açısından düşünmüştüm yani ya Mehmet Ahmet'in çok sevdiği birinin ölümüne sebep olduysa
DeleteBu durumda Ahmet'e göre Mehmet'in ölümü bir ödeşme gibi olabilir
Ayrıca yorumun için teşekkürlerr
ReplyDeleteKonuyu farklı açılardan ele alışını ve felsefi yönünü de gayet anlaşılır bi şekilde açıklamanı sevdim ancak bence Ahmet'in Mehmet'in uçuruma gidişine göz yummasının hiçbir bahanesi olamaz eline sağlık güzel bir yazı olmuş
ReplyDelete